29 March, 2012

Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçları

Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında Chelsea 2010 yılının Ekim ayında FC Copenhagen ile oynadığı deplasman maçının ardından ilk deplasman galibiyetini Benfica'ya karşı - 75. dakikada Kalou'nun attığı golle - 1 - 0 'lık skor ile elde etti.

Bununla beraber APOEL FC kendi evinde Kaka ve Benzema'nın iki golüyle Real Madrid CF 'e 3-0 mağlup oldu. Bu maçta en çok sevindiğim konu Nuri Şahin'in oynamış olması ve dahası iyi de bir performans sergilemesi. Dün, Futbol varsa umut vardır deneysel bir maç olması için Khedira - Nuri Şahin ve Mesut Özil'in aynı anda oynatılmasının temennisinde bulunurken maça bu şekilde başlanması da ayrıca mutluluk vericiydi. 

Geçte olsa Real Madrid Apeol FC karşısında istediğini 3 golle aldı. Esasında ben daha erken gol atabileceklerini düşünüyordum ancak Apoel FC neden buraya kadar geldiğini ispatlarcasına futbolun yıldızsız da başarı getirme ihtimalini hatırlattı bize. Bir takım olabilmenin, sahaya dirençli futbol ortaya koymak ve saha içindeki herşeyi bir yapı olarak görerek bir bütün halinde hareket edebilmek... Apoel FC sadece şansı ile değil bilegininde hakkı ile geldiğini Real Madrid karşısında bizlere göstermiş oldu.

Gecenin diğer Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında Benfica kendi evinde Chelsea'ye Torres'in enfes asistini değerlendiren Kalou'nun golu ile yenilerek geceyi tamaladı. Tur umudunu mucizelere bıraktığını söylemeye gerek yok. Torres'in mücadelesi, toplu ve topsuz oyunda takıma katkısını görünce neden gol atamadığını anlaşılabiliyor. Torres, Chealse'nin hücumdaki işçisi kıvamında devamlı mücadele ve kanatlara deplase olarak oynuyor. Atletico Madrid ve Liverpool'da ise buna benzer oynamasına rağmen daha dikine, kaleye doğru ilerliyor ve haliylede gol pozisyonuna daha rahat girebiliyordu. Torres'in hale hazırdaki tuhaf durumunun kaynagı, tabiki öncelikle formsuzluk ve bu dile getirmeye çalıştığım sistemdir.

Yazı esasında daha detaylı olacaktı ancak gelin görün ki dün yayınlanması gereken yazıyı işlerimden dolayı bitiremedim. Daha sonrasında ise madem geçiktim kısa kısa AC Milan ile Barcelona ve Marseille ile Bayern Munich maçlarını da bahsederek Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçları ile ilgili yorumlarımı tek yazıda yayınlamak istedim.

Öncelikle AC Milan'ın maçta gol yememesi için oynaması gerektiğini ve elinde buna uygun bir kadronun da olduğunu maçtan önce yazı yazabilseydim vurgulayacaktım. Oyun ve skor bir nevi bu iddaa mı doğrular nitelikteydi. Messi'nin de formsuz oyunu da buna eklenince AC Milan bence çok avantajlı bir skor ile deplasmana gidecek. Barcelona, Şampiyonlar Liginde en son 4 Kasım 2009 tarihinde Rubin Kazan deplasmanında gol atamamıştı. Deplasmanda da gollü beraberlik ihtimali üzerinde duruyorum. Daha çok 1-1 gibi bir skor olacağını düşünüyorum. Tabi bunlar Barcelona'lı futbolcuların özellikle Messi'nin oyunu sabote edip etmemesi ile doğru orantılı.

Marseille ile Bayern Munich maçı adeta Robben Şova dönüştü. Robben gerçekten çok etkili bir sol ayak. Topla sanki dans edercesine dripling yapıp şut çekmesi bir harika. Attığı golde topa vurma anı için kısa bir hikaye bile yazılabilir. Futbolun güzelliği de işte böyle oyuncular ile ortaya çıkıyor.


Turu geçenler az çok belli. Büyük bir süpriz olmazsa Real Madrid ve Bayern Munich kesin turu atladılar. Chelsea'nin evinde Benfica'ya 2 farklı yenilmesi ihtimalinin çok düşük olduğunu söylemek için müneccim olmaya gerek yok. En ortadaki aday; Barcelona - AC Milan maçıyla belirlenecek. Messi Evinde bir harika oynayabilir. Milan bir beraberlikl koparabilir. Her ne olursa olsun güzel maç olacak.

No comments: